Doğa Aşkı...



DOĞA AŞKI... Bir kızımız oldu ...adı Doğa... işte bu aşk ondan önce başlamıştı...

Sayfalar

16 Aralık 2011 Cuma

20.ayımız da bitti...




Doğa kocamaaaan kız oldu artık 20 aylık dile  kolay. Biz zamanın bu kadar hızlı geçmesine inanamazken, Doğa büyümenin bütün belirtilerini son hızla göstermeye devam ediyor, bizi de cok şaşırtıyor. Bu dönemin en belirgin özelliği "dilinin açılması". Kurduğu cümleler, söylediği kelimeler karşısında şaşıp kalmamak mümkün değil ve tabi işin eğlencesi de ayrı bir keyif. Doğa adını soyadını, babasının ve annesinin adını sorduğunuzda söylüyor. Öyle anlar oluyor ki, şükretmemek mümkün değil, çünkü beni o minicik kollarının arasına alıyor ve "bebeğim, kucum (kuzum), canım" diye seviyor, işte o dakikayı dondurmak istiyor insan.
 3 kelimelik cümleleri çok sık duyuyoruz. Bizim onaylamayacagımızı hissettiği durumlarda, "merak ettim" diyerek canevimizden vuruyor. Arabada giderken, artık uykusu da geldiği bir anda, "sıkıldıııııııım" diye feryat ettiğinde babası ve ben, şaşkına döndük. ve tabi sonraki zamanlarda, uzun süreli bir oyunda oynadıysa, mama sandalyesinde uzun süre kaldıysa vs hemen "sıkıldıııım" diyor. Derdini o kadar net ve güzel anlatıyor ki insan ne çabuk büyüdü benim kızım demeden kendini alamıyor. Yine doğru yerde kullandığı duygu ifadesi "korktum", tabi biz biraz üzüldük nasıl keşfetti diye, çünkü rahatlıkla odasına karanlıkta giden Doğa, şimdi korktum diyerek gitmek istemiyor, alışveriş merkezinde kocaman noel babayı görüp, korktum diyerek kucagıma zıplıyor.
Doğa ile birlikte yılbaşı ağacı süsledik geçen hafta, çok keyif aldı, bana yardım etti ve sorunca "anneyle doğa yaptı agacı"diyor. Bu yıl bol süslü ve ışıksız bir süsleme yaptık yılbaşı agacımıza, malum Doğa şu sıralar herşeyi çok merak ediyor!!!
Doğa'nın bu ay ziyaretcisi coktu, teyzesi gökhan, sonra Tülay babaanne, Gündüz dede ve ben Hollanda'dayken bize destek kuvvet gelen, anneanne ve sonradan bize katılan dedemiz. Anneanne ve Dedemiz şimdi de bizimleler ve babaanne ve dedemiz de bize akşamları katılınca Doğa bol oyunlu şımarmalı günler yaşıyor.
Şarkı repartuarını arttırdı, kutu kutu penseden sonra, cimcim makarna (bunu melike babaannesinden ögrendi), çatlak patlak (anne versiyonu), thomas (yine anne versiyonu), Doğa'nın top 4'ü :)

Başına buyruk olduğunu, herşeyi ben yapıcam demesini, ağlama denemelerini, kaşla göz arası yaptığı yaramazlıklarını söylemeden geçemeyeceğim.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Doğa'nın annesi ile Deniz'in annesi Hollanda'ydı

İki anne kuzularından bir süre ayrılıp, Hollanda'ya gittiler... Doğa'nın annesinin toplantısı vardı bir günlük, Deniz'in annesi de ona eşlik etti, iki anne iki günde fazladan Amsterdam'da gezdi... Gezi hasrete rağmen çok güzeldi. Başlangıcı biraz olaylı başlasa da sonradan durumu toparladık. Uçağa bindiğimizde uçak tam kalkmak üzereyken kapısının tam olarak kapanmadığı fark edildi ve pilot uçağı durdurdu. 1.5 saat uçağın içinde uçağın tamir edilmesini bekledik ve İstanbul'a gidebildik. İstanbul'a gittiğimizde bizi Amsterdam'a götürecek uçak bizi almadan gitmişti. Tabi havaalanında tansiyon biraz yükseldi. Neyse tartışmalardan sonra 5 saat bekledikten sonra Amsterdam'a ulaşabildik. Oradan Utrecht'e gidecektik ki, valizimin gelmemesi süpriziyle karşılaştık. Ben valizsiz bir şekilde toplantıya gittim. Ertesi günün akşamı kırılmış olan valizime ulaşabildim. Neyse toplantıdan sonra Amsterdam'a gittik, müzelerde, alışveriş merkezlerinde, sokaklarda bol boool gezdik. Özge ile buluştuk, çok iyi oldu. Özge bizi ağırladı çok güzel. Keyifliydi gerçekten. Sonra da kuzularımıza kavuştuk. Ne de özlemişiz. Siparişleri vardı, onları verdik, pek keyiflendiler.