Doğa Aşkı...



DOĞA AŞKI... Bir kızımız oldu ...adı Doğa... işte bu aşk ondan önce başlamıştı...

Sayfalar

28 Haziran 2010 Pazartesi

Dandini dandini dastana...

Doğa Hanım alıştı sallanmaya :). Herkes aman ayakta sallamayın diyordu, bende akademisyen kişilik olarak " sallanmadan da uyur bebekler" diyordum, Doğa'dan önce. Evet uyuyorlar ama öyle anlar oluyorki uyutmak mümkün değil, uykusu deli gibi varken. İşte o anlardan birinde alıştı Doğa sallanmaya, e tabi çoğu zaman salıncak olarak da bizleri kullanıyordu kendisi. Bu haftasonu anakucağı almaya gittik babişkosuyla ama baktık ki anakucakları 9 kiloya kadar taşıyormuş. Mağazada başka bir ürün dikkatimizi çekti, hem mama sandalyesi hem de beşik. Tatlımcım hemen yoğunlaştı ürüne tabiii, ben o sırada kızıma ciciler bakarken. Sonunda verdik kararımızı, aldık beşiğimizi. Beşik Kraft'ın bir ürünü, süreli olarak ayarlanıp, sallanıyor, elektrikli, şimdilik kullanışlı gibi geldi bana. Bakalım görecegiz

Ayben Teyze'miz ziyarete geldi...

Hafta sonumuz cuma gününden başladı bizim için. Doğa, Ayben Teyzesi ile tanıştı. Ayben Teyze annesinin üniversiteden ev arkadaşı, neredeyse 15 yıllık arkadaşlar. O nedenle pek kıymetlidir kendisi. Doğa'yı görmek, onunla tanışmak için geldi bizi de çok mutlu etti. Gezmelere gittik, uyuduk, yemek yedik. Tabi son akşam bizi satmasaydı daha iyiydi ama neyse :). İyi ki geldi Ayben Teyze, bir ara Doğa'ya baktı da annesi dışarıda işlerini bile halletti. 
Ayben teyze en kısa zamanda seni tekrar bekliyoruz :) 

Doğa ve Doğa'nın annesi 

22 Haziran 2010 Salı

Doğa'nın ilk babalar günü...

Babalar günü... Pazar gününden itibaren yazmayı planladığım bu yazıyı yazmaya daha bugün fırsat bulabildim. Bu yıl babalar günü daha da anlamlı geldi bana. Nedeni Doğa'nın babasının günü olmasıydı. Bu da bu günü çoook anlamlı kılıyordu. Ne alsak da bu günü daha da güzelleştirsek diye düşündük durduk Doğa'yla. Daha önce babişkosu  kendine bir hediye almıştı zaten :)). Ama Doğa ile ben ona süprizler hazırladık ve sanırım mutlu etmeyi de başardık. İlginç bir duygu, daha önce hiçkimsenin seni çağırmadığı, telafuz etmediği bir isim 'baba' ya da 'anne' olarak bilinmek ve daha sonra ilk duyacağımız sözcüklerden olması...
Babalar ne hisseder diye hep düşünürüm... biz anneler karnımızda taşıyoruz 9 ay boyunca, herşeyi birlikte yapıyoruz, dünyaya geliyorlar ve yine ayrılmaz bir bütünüz, tabi bunda beslenme gereksiniminin bizler tarafından karşılanması en önemli neden ama duygusal bağ bence beslenme kadar önemli. Babalar nasıl bir his içindeler, çünkü onların farklı bir rolleri ve işlevleri  var çocukları üzerinde. Ama verilen cevaplar da yoğun bir sevgiyi anlatıyor. İyi de bu nasıl oluyor?? bunun nasıl oluştuğunu gerçekten  anlamak ve bilmek isterim.
En azından şunu biliyorum Doğa'nın  babası onu çoook seviyor, bunu nerden mi anlıyorum? gözlerine bakmam yeterli oluyor :) Ama kızları da babalarına pek   bir düşkün oluyorlar. Bu daha sonraki bir yazımın konusu olacak.

Süprizlerimiz neydi?  Doğa'sı babası resimli t-shirt bastırttık, Doğa'sı babası konulu, Doğa'nın doğumundan bugüne birlikte çektirttikleri resimlerden oluşan ve hikayeleştirilmiş bir powerpoint sunusu. Sabah salondaki tv ye hazırlayıp, müzik eşliğinde izlettik. Tabi gözyaşı sel oldu :) bazılarımız çaktırmadan duygulandı ;).
Canım babalar günün kutlu olsun tekrar ... 
Tüm babaların da tabi :)

18 Haziran 2010 Cuma

Evimize yaz geldi sanırım...

Bu yıl yazın gelip gelmediğini nedense tam olarak idrak edemedik birtürlü. Malum havalar ya cok sıcak ya da sürekli yağmurluydu... E tabi Doğa aman cereyanda kalmasın, yok terlemesin derken genelde tek bir pencere açık o da Doğa'nın bulunduğu ortamda olmayan bir pencereydi. Ta ki iki gün öncesinde doktora gidinceye kadar. Anladım ki yaz gelmiş ve hava coook sıcak. 2 aylık bile olsa artık Doğa'da yaza hazırdı.Kabul ediyorum biraz fazla temkinliyim. Süslü annesi büyük bir zevkle hamileliği boyunca aldığı ve Doğa'sı giyecek diye hayalini kurduğu, granül sabunlarla yıkayıp,elleriyle ve teyzelerinin de katkısıyla ütülediği cicileri giydirebilecekti. Tabi hepsi tekrar gözden geçirildi, kategorileştirilerek dolapta düzenlendi. Tulumlardan birkaçı ayrılıp, geri kalanlar ve küçülenler (evet kızımın artık küçülen kıyafetleri vardı :)), kaldırıldı. Haa birkaçı da kardeşi Deniz'e( oda artık birkaç haftaya kadar bizimle olacak, heyecanla bekliyoruz) ayrıldı.

Evet Doğa artık yaz için hazır... bende de garip bir mutluluk oluyor Doğa ile ilgili böyle değişim durumlarında, sanırım kızımın dünyaya alışma serüveni beni mutlu eden...
Yaz modellerimizden sizi mahrum bırakmayacagız pek yakında :))

16 Haziran 2010 Çarşamba

Doğamızın 2.ayı bitti


Zaman ne çabuk geçiyor diye söze başlamak adettendir. Birde bana sor... Hem çok hızlı ilerliyor, hem de nasıl büyüyecek kaygısıyla sanki ağır çekimde ilerliyormuş duygusu oluyor. Öyle ya da böyle 2.ayımızı doldurduk bugün. Hiç büyümemiş gibi gelirken, genelde yakın çevre çok büyümüş diyor (arada sırada gördükleri için) ama size hiç büyümemiş gibi geliyor. Hani derler ya insana çocuğu hiç büyümemiş gibi gelirmiş diye, sanırım öyle birşey bu da...
Yarın ilk karma aşısı ve kalça çıkığı ultrasonu var Doğa'cığımın ve tabi doktor kontrolü, bitmeyen sarılığı sanırım sonunda bitti :). Umarım ateşi çıkmaz, ilk karma aşıda çıkma olasılığı varmış :(.
Kızımız 2 aylık ve zaman hızla geçiyor gerçekten...
Ne denir? Tüh tüh maasallah!

15 Haziran 2010 Salı

Neden bu blog var?

Kızım için oluşturulan bu blogta, bende diger bloggerlar gibi kızım ve benim tabi arada tatlımın maceralarını ve yaşamımızdaki gelişmeleri anlatmayı planlamaktayım...
Bizim ailenin varolan bir blogu var aslında ama orası daha çok bir aile albümü gibi, burası ise daha çok paylaşımların olduğu, bizim yaşamımıza açılan bir pencere olacak... ve umarım güncelleme işinde tembellik yapmam... kızıma ait bir blog olma fikri zaten bende vardı ama gebelik dönemimde, özellikle son zamanlarında evde otururken, gebelik, doğum ve bebek bakımı ile ilgili yoğun(!) araştırmalarım sırasında, annelerin hazırladığı blogları görürdüm, okur, geçerdim. Taaa ki anne oluncaya kadar, anne olduktan sonra, diğer annelerin paylaşımlarını daha dikkatli ve hevesle okumaya başladım... Sonra da bende kızıma bir blog açayım, hem kızıma bir anı olur hemde belki benim gibi meraklı annelere, heyecanlı anne adaylarına hatta meraklı babalara biraz da olsun bir katkım olur diye düşündüm, bakalım iyi mi düşünmüşüm hepberaber göreceğiz... Şimdiden söylemekte yarar var her zaman bu kadar uzun uzun yazamayabilirim. Aslında nasıl bir blog yapacagımı da henüz tam olarak bilmiyorum ama bildiğim tek şey bu blogun baş rol oyuncusu Doğa'm olacak ve tabi yardımcı oyuncular Doğa'nın annesi ve babası...
Evet yeniden merhaba...

14 Haziran 2010 Pazartesi

Doğa'yla merhaba...





Nereden nereye geldiğimizin hikayesi ...


Ağustos ayıydı o güzel haberi aldığımız gün... başka bir şehirde öğrenmiştik Doğa'yı... Testler vs derken evet Doğa 9 ay 10 gün sonra aramıza katılacaktı, haberler verildi, bekleyemedik öyle 3 ayın tamamlanmasını falan. Doğa ilk uçak yolculuğuna karnımda çıktı ve evimize, doktorumuzun güvenli kollarına attık kendimizi. Başladı heyecanlı ve tatlı maraton. İlk üç ayı tamamlasam telaşı, bu süreçte kalp sesini duyabilecek miyim? kesesi oluşmuş mu derken, ikili, üçlü taramalar, detaylı ultrasonlar, vesveseler, derken geçti gitti zaman. Tabi 12. haftada cinsiyetinden neredeyse emindik, kızdı :) kendim gibi kokoş yapabilecektim kızımı da :)). Kocam bu süreçte sadece haftasonları duyurabildi sesini kızımıza :( yani 9 ayın neredeyse sonuna kadar bir hasretlik dönemi vardı öncesinden başlayan. Ne naz yapabildim doyasıya, ne aşerdim delicesine... neyse bitti hasret kızımız dogmadan geldi babası tekrar evimize :)artık gitmeyecekti pazar akşamları...
bende son iki hafta yapamadığım tüm nazımı hızlandırarak yapmaya çalıştım ama beceremedim :))).
Sonlara yaklaşırken, plesanta yaşlanmasının bende erken başladığını söyledi doktorum :( araştırmacı kişilik olarak ben internet bilgileri ile harmanladığım zihnimi iyice bulanıklaştırarak beklemeye başladım, derken Doğa'mı normal doğumla dünyaya getirmeye, karşılamaya hazırlanırken, bizim yaramaz dolamış kordonu boynuna e tabi yine hafif tedirgin bir bekleyiş devam etti bende doktorum sakin olmamı söylerken.
Artık doğuma yani 40 haftanın dolmasına iki hafta kalmıştı ki, doktorum geniş bir durum değerlendirmesi yaparak risk almayalım diyerek verdi bize tarihi 16 Nisan! Oysa biz 28 Nisan'a kadar beklemeye razıydık. Tabi ki hiçbirşey bebeğimin sağlığından önemli değildi ve sözleştik doktorumuzla 16 Nisan sabahı buluşmak üzere hastanede. Çok sevdiğim bir arkadaşımın söylediği gibi "O BAHAR SABAHI DOĞA UYANDI VE HAYATIMIZDA ÇİÇEKLER AÇTI...